Holochain teknolojisi kullanılarak çalıştırılacak olan Junto adlı sosyal medya uygulaması nedir, ne değildir?

Neredeyse her ürün, insanların muzdarip olduğu bir problemi çözmek için oluşturulmuştur. Junto’nun çözmek istediği problemlerden biri de, bugünkü sosyal medya uygulamalarının verilerimizi alıp işlemesi ve verilerimizin üstünden güç devşirmesi problemidir.
Facebook ve Instagram gibi uygulamalardaki beğenilerimiz, yorumlarımız, mesajlarımız, yüklediğimiz fotoğraflar ve uygulamaları kullanırken sergilediğimiz davranışlar kaydedilir. Bu veriler, merkezî sunucularda depolanır ve oradan alınıp her an işlenerek bizim davranış kodlarımız ortaya çıkarılır; neyi seviyoruz, nelerden nefret ediyoruz, zaaflarımız neler vs… Bize sunulan reklamlar, bu bilgilere göre değişir.
Bugün sadece bize sunulan reklamları etkiliyor olsa da, Harari’nin şu önemli konuşmasında belirttiği gibi yeterince veri alınıp işlendiğinde bu verilerin sahipleri bizi bizden daha iyi tanır hâle gelecek. Belki de “sen kalbindeki sorun nedeniyle 10 yıl içinde kalp krizi geçireceksin, bu yüzden sana sağlık sigortası yapmıyoruz” ya da banka yöneticileri “analizlere göre boşvermişlik seviyen çok yüksek, bankamızı zarara sokabilirsin, bu yüzden sana kredi vermiyoruz” diyebilecekler.
Sosyal medyadaki verilerimizin merkezî sunucularda yer alması, başka sorunları da doğuruyor. Meselâ hack hadiseleri… Bu durumda kişisel bilgileriniz sadece Mark Zuckerberg’ün eline değil, hackerların eline de geçer. Verilerimizin merkezî sunucularda depolanmasının oluşturduğu bir diğer sorun ise sansürdür. Sosyal medya uygulamalarının sahipleri, kendi çıkarlarına zarar veren içerikleri, bütün bir toplumun yararına olsa bile sorgusuz sualsiz kaldırabilir.
İşte Junto, verilerimizin sahipliğini sadece bize has kılarak hem davranış kodlarımızın çözülüp bizim daha savunmasız hâle gelmemize engel olmayı hem hack hadiselerini önlemeyi hem de sansürsüz bir sosyal medya uygulaması oluşturmayı hedefliyor.
Bu hedefine ulaşmak için, verileri merkezî bir sunucuda değil; çok sayıda (binlerce, belki milyonlarca) sunucuda şifreli ve dağıtık bir biçimde depolamayı planlıyor. Blokzinciri teknolojisi çok popüler olsa da bu hayali gerçekleştirebilmek için yeterli değil. Mesela dünyayı kasıp kavuran Bitcoin’in saniyedeki aktarım hızı sadece 7 (yedi) ve her blokta yer alabilecek veri miktarı sadece 1 (bir) megabayt (MB). Dolayısıyla sosyal medyadaki beğeni, yorum ve mesaj gibi her türlü etkileşim”imizi birer aktarım olarak düşünürsek, dünya üzerinde her saniyede milyonlarca aktarım gerçekleştiği gerçeği önümüze çıkar ve haliyle saniyede 7 aktarım yetmez. Aynı zamanda, blok boyutu da büyük miktardaki veriyi depolamaya güç yetiremez. Sadece Bitcoin blokzincirinin işlemesi için harcanan elektrik miktarının İrlanda’nın bir yıllık tüketimine eşit olması ise cabası. Buradan da anlıyoruz ki blokzinciri teknolojisi hantal bir yapı, merkezsiz uygulamalar için hiç ama hiç uygun değil.
Junto bu gerçeği gördüğünden, uygulamayı Holochain teknolojisi sayesinde çalıştırmak istiyor. Holochain ile ilgili ayrıntılı bilgi isterseniz şurada çok sayıda yazı mevcut.
Sunduğum geniş arka plan bilgisinin ardından Junto’nun kendisine gelelim. İspanyolca’da “hep beraber” anlamına gelen Junto kelimesi; merkezsiz, kâr amacı gütmeyen, tıklanma istatistiklerini takip etmeyen, reklam içermeyen, mahremiyeti koruyan, güvenli ve açık kaynak kodlu bir sosyal medya uygulamasına adını veriyor.
Bu uygulamanın amacı, hâkim sosyal medya paradigmasını (bakış açısını) yıkmak ve insanların kendilerini özgürce ifade edebilmelerini sağlamak. Kimse verilerinizi depolamıyorsa, o verileri işleyip sizi çözmeye çalışmıyorsa, sansürleyemiyorsa, hackleyemiyorsa, değerliliğiniz aldığınız beğeni sayısına bağlı değilse çekinecek hiçbir şeyiniz olmaz ve kendinizi özgür bir şekilde ifade edersiniz. Holochain teknolojisinin özelliğinden dolayı Junto ekibi de dâhil olmak üzere hiç kimse ne kadar isterse istesin sizin verilerinize erişemeyecek.
Tıpkı Holochain’de olduğu gibi Junto’nun da kendisini dayandırdığı bir felsefi zemin var ki bunu ifade etmeden Junto’nun kendine has özelliklerinden bahsetmek hata olur.
Junto, ünlü düşünür Marshall McLuhan’ın “ortam/araç mesajın kendisidir” şeklindeki düşüncesine atıf yapıyor. “Araç mesajın sadece taşıyıcısıdır, mesajın içeriğine etkisi yoktur, iyiye kullanırsanız iyi olur, kötüye kullanırsanız kötü” şeklindeki yaygın kabulün aksine McLuhan, mesaj iletilirken kullanılan aracın/ortamın, verilen mesajın içeriğinden daha önemli olduğunu belirtiyor.
McLuhan’ın bu görüşünden hareketle, Junto da aracın en az içerik kadar önemli olduğunu düşünüyor. Bununla beraber, sosyal medyadaki içeriklerimizin “sahici” olmaktan uzak olmasını, sosyal medyanın faydadan çok zarar getirmesini biz insanların “kötü doğasından” değil, sosyal medya uygulamalarının yapısından kaynaklandığını söylüyor.
Burada, bu iddiayı desteklemek için Facebook’un kurucularından Sean Parker’ın sözlerine atıfta bulunuyorlar. Parker bir konuşmasında, Facebook’u kurgularken, kullanıcıların zamanını ve dikkatini bu uygulama için harcamasını nasıl mümkün kılabileceklerini düşündüklerini söylüyor ve bunun yolunun da beğeni ve yorum aldıkça kullanıcının beyninde dopamin salgılatan bir düzen kurmaktan geçtiğini ifade ediyor. Sosyal ortamda değerli olmanın beğeni ve yorumlarla sağlanması sayesinde yani insan psikolojisinin zayıf noktasından vurmakla Facebook güçleniyor. Çünkü daha fazla beğeni almak için daha fazla içerik üretiliyor.
Junto, uygulamayı yani içeriğin yer aldığı ve aktarıldığı ortamı, insanları zayıf noktalarından vurarak güçlendirmeye yönelik değil, “sahici” ve “özgür” bir etkileşim oluşturma hedefiyle tasarlıyor.
Peki Junto uygulamasının kullanım özellikleri ne olacak? Madde madde sıralayalım:
+ Takipçi sayınız herkes tarafından görülmek zorunda olmayacak. Sadece isteyen kullanıcılar, ayarlardan takipçi sayısını “herkes tarafından görülebilir” olarak ayarlayacak. Buradaki amaç, takipçi sayısına verilen önemi azaltmak.
+ Gönderilerde “beğen” seçeneği olmayacak.
+ Sizin uygulamayı kullanım alışkanlıklarınız değerlendirilmeyecek. Dolayısıyla zaman tünelinizde (timeline) yapay zekânın sizinle daha alakalı olduğunu belirlediği akış değil, gerçekten sizin görmek isteyip belirlediğiniz içerikler olacak.
+ İstediğiniz türde paylaşım yapabileceksiniz. Bu türler başlangıçta 7 tane olacak. Bunlar; kısa yazı (Twitter gibi), uzun yazı (Medium gibi), madde madde paylaşım, fotoğraf (Instagram gibi), video (YouTube gibi), ses/podcast (SoundCloud gibi), etkinlik. Yani Junto, çok sayıda sosyal medya uygulamasını tek bir uygulamada içermiş olacak. Bu 7 türe, kullanıcıların talebine göre yenileri eklenecek.
+ Bütün paylaşımlarınızla ilgili izinleri siz ayarlayacaksınız. “Herkes görebilir”, “sadece yakınlarım görebilir” ya da “sadece ben görebileyim” şeklinde sınıflandıracaksınız. Bu özellik pek çok sosyal medya uygulamasında olsa da aslında gerçekten yok, çünkü verilerinizi depolayan uygulama sahipleri bütün verilerinize erişebiliyor. Junto’da ise bu imkânsız.
+ Junto’da reklam hiçbir zaman olmayacak, uygulamayı kullanırken hiçbir zaman reklamlara maruz kalmayacaksınız. Uygulamaya reklam almama sebeplerinden biri, bu reklamlarla insanların yönlendirilmesine engel olma isteği. Yalan haberlerin reklam aracılığıyla yayılması sorunu Junto’da asla olmayacak.
Ayrıca Junto’nun bir kriptoparası olmayacak, dolayısıyla ICO’su da yapılmayacak. Bu durum akıllara “reklam olmayacaksa, ICO yapılmayacaksa uygulamanın sürdürülmesi için nereden gelir elde edilecek” sorusunu getiriyor. Ekip, topluluktan gelecek bağışlarla ayakta kalmayı hedefliyor. Bu hedeflerine de başlangıç için ulaştılar. Indiegogo’yu ve Kickstarter’ı kullanarak 100.000 dolar bağış topladılar. 687 kişi onlara az veya çok miktarda bağış yaptı, en fazla bağışçı 283 kişi ile ABD’den gelirken ikinci sırada 82 kişiyle Türkiye bulunuyor. Türkiye’nin öne çıkmasında sanırım Holo Topluluğu’nun etkisi tartışılmaz.
Görüyoruz ki insanlar, onların işbirliği çağrısına olumlu yanıt vermiş oldu. Bundan sonra da bağımsızlıklarını sürdürmek için destek bulabilecekleri belli oluyor. Bağışların dışında, abonelik sistemi ile de gelir elde etmeyi planlıyorlar. Ayrıca, Junto’da kullanıcılar içerik üreticilere de bağış yapabilecekler. Bu bağışlardan küçük miktarda aktarım ücreti alarak da sürdürülebilirliği sağlayacaklar.
Junto’nun önünde aşılması gereken bazı engeller de var. İnsanların kullanmaya alıştıkları sosyal medya uygulamalarından kopmaları ve Junto’yu kullanmaya başlamaları için güçlü bir neden olmalı. Ayrıca, uygulamanın merkezsiz olması için Holochain’in ve Holo’nun da başarıya ulaşması, kullanılanılmaya başlaması gerekiyor. Holo ekibi başaramazsa Junto da henüz doğmadan ölen parlak fikirlerden biri olacaktır.
Junto uygulamasının 2019 yılı içinde kullanıma açılması planlanıyor. İlk kullanıcılar, sadece önceden kayıt olanlar olacak. Siz de şu an kaydolabilir ve Junto kullanıma açıldığında ilk kullanıcılarından biri olabilirsiniz: https://junto.typeform.com/to/xpwCx
Junto ekibi, bu hayalin gerçekleştirilmesine yardımcı olmak isteyenlere “Junto’yu herkese anlatın, yayın, bize böyle yardım edebilirsiniz” diyor. Ben destek olmak için bu yazıyı yazdım, siz de bu yazıyı paylaşarak onlara destek olabilirsiniz.
RaiTurk – 12 Mayıs 2019
Bu yazının Twitter üzerinde bir seri olarak paylaşılmış hâline buradan ulaşabilirsiniz.
Twitter hesabım: https://twitter.com/crypto_raiturk
Telif Hakkı Uyarısı: Bu sitedeki hiçbir yazının tamamı ya da bir kısmı, izin alınmadan kopyalanamaz, başka bir sitede yayınlanamaz.
Yazınız anlatım ve açıklamalarınız akıcı.Holoyu gerçek hayata uyarlanmış şekilde anlatabilen çok az sayıda yazı var bu anlamda tebrik ederim.Junto konusunda ise şu şekilde bir düşüncem var; bir ağ üzerinde bu blockchain olur holochain olur farketmez, maddi kaygısı olmayan sadece sosyal sorumluluk üzerine kurgulanmış bir projenin bağışla sürdürülebilmesi, başarıya ulaşması biraz güç gibi geliyor.Bu konuda geliştiriciler bunu görmüş olmalılar; yani sürdürülebilirlik açısından, maddi kazanç kapısını bir şekilde bulmaları gerekir diye düşünüyorum.